ABSTRACT
Of all the cases operated in our clinics by the same otorhinolarygologist and ophthalmologist, the first 34 cases (thirty-one patients, tree of which are bilateral) were evaluated to investigate the difficulties in endoscopic dacryocystorhinostomy operations and their solutions. In 2 cases, we had to perform the external method because of overbleeding and failure to find intranasal projection of the lacrimal sac. One of the most important problems in the first cases, the determination of intranasal projection of the sac was achieved by intranasal transillumination of the transcanalicular fiberoptic. Although the transillumination in half of the cases couldn’t be projected onto the monitor with the video camera, the red reflection could be observed in all cases by direct vision. Postoperative periorbital ecchymosis occurred in one case. Osteotomy was performed by drilling in all cases except one patient, in which a hammer gauge was used. The bone dusts frequently causing the staining of endoscope during drilling resulted in a visual problem. All cases were operated under general anesthesia except two who were operated under local anesthesia. The endoscope in the cases operated under general anesthesia was frequently stained due to bleeding, which extended the operation time. While an isolated sickle blade was used for mucosal incision in the last 22 of the cases operated under general anesthesia to decrease the hemorrhage, the monopolar cauterization was applied to the mucosa at the same time. With this method, the process was performed with minimal bleeding in most of the cases who were operated under general anesthesia, though. In conclusion, it is believed that the problems encountered in the first endoscopic dacryocystorhinostomy cases may be solved by standard devices along with some other instruments.
ÖZET
Aynı kulak burun boğaz ve göz cerrahı tarafından endoskopik dakriosistorinostomi uygulanan ilk 34 olgudaki (31 hasta, 3'ü çift taraflı) intraoperatif cerrahi zorluklar ve çözüm yollarının irdelenmesi amaçlandı. iki olguda lakrimal kesenin intranazal lo-kalizasyonunun tespitindeki zorluk ve aşırı kanama nedeniyle eksternal metoda dönüldü. ilk olgulardaki en önemli problemlerden biri olan kesenin intranazal lokalizasyonu, transkanalikü-ler fiberoptik ile yapılan intranazal transillüminasyon ile aşıldı. Bu intranazal transillüminasyon olguların yaklaşık yarısında optik kullanarak monitörde gözlemlenemezken, optik kullanmadan anterior rinoskopi ile tüm olgularda başarılı olundu. Oste-otomi, çekiç guj kullanılan bir olgu dışında dril kullanılarak gerçekleştirildi. Dril işlemi sırasında oluşan kemik talaşlar sık sık na-zal optiğin kirlenmesine yol açtı. iki olgu dışındaki tüm olgular genel anestezi altında opere edildi. Genel anestezi altında yapılan operasyonlar kanama nedeniyle uzadı. Otuz dört olgunun son 22'sinde mukozal insizyon izole edilmiş orak bıçak ile hem kesi hem koterizasyon aynı anda uygulanarak yapıldı. Bu uygulama ile genel anestezi altında opere edilmelerine rağmen olguların çoğunda minimal kanama ile işlem sonuçlandırıldı. Sonuç olarak, ilk endoskopik dakriosistorinostomi olgularında karşılaşılan problemlerin standart araç gerece ek olarak birkaç enstrüman ile çözülebileceği düşüncesine varıldı.